Tarihi çok eskilere dayanan Karataş, askeri ve ticari yollar üstünde kurulmuştur. M.Ö. 1900'lü yıllarda Arvaza ve Huri Krallıklarının, M.Ö. 1530'lu yıllardan sonra da Hitit Krallığı'nın idaresine girmiştir. M.Ö. 1200'lerde önce Kue, sonra da Asur Krallığı'na geçmiştir. Pers, Selevkos, Roma, Bizans, İslam Arapları ve Selçuk Türkleri devirlerini yaşamıştır. Antik devirlerinde "Magarsos" olarak bilinen bu yöre, ortaçağlardan itibaren "Karataş" olarak bilinmektedir.
Bir koloni şehri olarak kurulan Magarsous'u Grek, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir iskan yeri olan bölgenin en önemli değerini, tamamı toprak altında kalan ve üzerinde tarım yapılan amfi tiyatronun bulunduğu alan oluşturmaktadır.
Coğrafî durumunun avantajıyla Karataş İlkçağlarda işlek bir liman olarak büyük önem taşımaktaydı. Çünkü denize bir çıkıntı teşkil eden tepe, silsilesinin yanındaki adacıklar ön kale ve dalgakıran halinde korunaklı ve emin bir koy meydana getiriyordu. Şehrin sarp mevkii ise korunma düzeninin alınması bakımından doğal imkanlar sağlamakaydı.
Magarsos ismiyle anılan eski Karataş şimdikinin takriben beş kilometre batısında, fenerin bulunduğu sırt üzerinde kurulu idi. Bugün harabelerin bulunduğu alan, Magarsos'un limana hâkim muhteşem kalesi ile denize nazır amfi tiyatrosu ve Minerva mabedi yükseliyordu. |